Ayakta kal öğretmenim!

Yazılışları farklı,

Anlamları aynı olan kelimelerdir,

"Anlamdaş" kelimeler.

"Siyah" ve "kara"...

"Üzüntü" ve "keder"...

Kaybetmek" ve "yitirmek" gibi!

*

Öyle olmak mıdır önemli olan,

Öyle görünmek mi?

Ahlaklı yaşamak mıdır önemli olan,

Ahlaklıymış gibi davranmak mı?

İnançlı olmak mıdır dünyaları kurtaran,

Yoksa inançlıymış gibi olmak mı?

*

Zaman zaman anlamaya çalışsam da,

Tam bir çelişkiler ülkesidir Türkiye,

Neden mi?

Mesela memleketin bir yanında,

Binlerce "öğretmen açığı" varken,

Diğer bir yanında,

"Açıkta bekleyen" dünya kadar öğretmeni vardır.

*

Mesela memleketin bir yanında,

"Öğrenmek" için öğretmen bekleyen öğrenciler varken,

Diğer bir yanda,

"Öğretmek" için öğrenci bekleyen öğretmenler vardır.

Bir yanda,

Bir harf öğrettiği için "40 yıl" kölesi olunacak öğretmenler varken,

Diğer bir yanda,

"Birlik ve beraberliği" öğrettiği için kurşun sıkılan öğretmenler vardır.

*

Demem o ki bugün 24 Kasım.

Yani Öğretmenler günü.

Yazanlar, çizenler, yönetenler, öğretenler.

Herkes ama herkes,

Bugün öğretmenlerimizin asaletinden, görev tutkusundan, mesleğinin kutsallığından söz edip övgüler düzüyor.

İlginçtir tarihten bugüne hiçbir meslek,

Öğretmenlik kadar övülmemiş...

Öğretmenlik kadar saygıyı hak etmemiş...

Öğretmenlik kadar üst sıralara oturtulmamıştır.

*

Ama biliyoruz ki artık öğretmenlerin bu boş sözlere,

Duygusal açıklamalara karnı toktur.

Tutulmayan sözleri kırılganlığı çoktur.

Bizimde onlardan af dileyecek yüzümüz yoktur.

Zira öğretmenlerimize sormak zorundayız,

Öğretmenim;

Ailenle birlikte rahat yaşayacağın insanca bir ücret veremedik...

Affedebilecek misin bizi?

Mesleğine odaklanma olanağını ortadan kaldırıp,

Seni yıllarca, "ek iş" yapmaya mahkûm bıraktık,

Hoş görebilecek misin?

Pazarda limon sattırdık...

İşportacılık yaptırdık...

İnşaatlarda çalıştırdık...

Bağışlayabilecek misin?

*

Yıllarca "kurumuş yaprak" misali oradan oraya savurup,

Sürgün yaşamının çilelerine sevk ettik sizi,

"Sistemin canı sağ olsun" diyerek,

Vereceğin "erdem" dersi ile utandıracak mısın bizi?

Öğrencilerimizin canını sana emanet ettik,

Ama senin canını koruyamadık affedebilecek misin bizi?

"Yaz-boz tahtasına" dönüştürdüğümüz eğitim-öğretim sistemimizle,

Seni ve öğrencilerini "kobay" gibi kullandık,

Bağışlayabilecek misin bizi?

*

Biliyoruz ki sizler toplumun "bal arılarısınız"!

Sizlere toplum adına yeterince bal üretme ortamını yaratamadığımız için üzgünüz...

Ve yalnızca "Öğretmenler Günü"nde,

"Sen büyüksün öğretmenim!" coşkusu verdiğimiz için mahcubuz.

Ne diyeyim öğretmenim!

Seneye yeni övgülerde buluşmak üzere...

Hoşça kal...

Sağ kal...

Ayakta kal öğretmenim!