AKP AK-lama Makinası: Aklar... Kurutur... Parlatır...

 

17-25 Aralık yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama operasyonunun sonucunda oluşturulan fezleke ile haklarında Meclis Soruşturma Komisyonu kurulan eski bakanlar M. Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divana gönderilmesiyle ilgili komisyon raporu dün gece sabaha kadar süren oylamalar sonucu reddedildi.

Komisyon oylamasında olduğu gibi Genel Kurul oylaması öncesinde de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından baskı uygulandı ve hatta AKP Grup Başkanı Ahmet Davutoğlu olmadan grup başkanvekillerini Kaç-AK saraya çağırarak gerekli talimatları verdi. “Kardeşim de olsa kolunu keserim” diyen Davutoğlu maalesef kendi kolunu kaptırmıştır. AKP’de nispeten vicdanlı olduğunu düşündüğümüz milletvekili sayısı maalesef eski bakanları Yüce Divan’a göndermeye yetecek düzeyde olmamıştır. AKP grubunda önemli ölçüde farklı oy veren milletvekilleri olsa da toplam oy sayısı eski bakanları Yüce Divan’a göndermek için yeterli oy olan 276’ya ulaşmamıştır. Ancak AKP’nin oyları da 250’lerde kalmış ve 50’ye yakın milletvekili AKP grubundan farklı oy vermiştir.

Sonuçta vicdanlar değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baskısı ve yeniden milletvekili olma isteği daha ağır basmıştır.

AKP AK-lama Makinasında AK-matik kullanılır!

Tüm bunlar yaşanırken bir arkadaşımın AKP milletvekili Tülay Babuşçu’nun “600 yıllık imparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi'” şeklindeki tweetini hatırlatması üzerine aklıma eski bir çamaşır makinası reklamı geldi: “yıkar, durular, kurutur…” diye bir reklam vardı.

AKP de bir çamaşır makinası gibi yolsuzluk ve rüşveti aklamış, iddialarla ilgili delillerin kökünü kurutmuş ve suçluları parlatmıştır.

Kısacası AKP AK-lama Makinasının reklamı şöyle olmalıdır:

“A-K-P: Aklar… Kurutur… Parlatır….”

Reklamın altındaki yazı bandında ise “AKP AK-lama Makinasında AK-matik kullanılması tavsiye olunur…” yazısı olmalıdır.

Eski bakanlar Yüce Divan’dan şimdilik kurtuldular. Önceki yazımda “Yüce Divan’dan kurtulsalar da Yüce Vicdandan kurtulamayacaklar” demiştim. Yüce vicdanda ve ardından Yüce Divan’da hesap verme günü yaklaşıyor. En geç 7 Haziranda o hesap görülecek… AKP kaçınılmaz sona doğru hızla ilerliyor.

Allah Hepsinin Müstahakkını Versin!

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun sonuçlarını tersine çevirmek için yapılan bir çok hukuksuzluğun, daha doğrusu “Kanun Yoluyla Hukukun Katlinin Hikayesi”ni anlattığım ve geçen hafta piyasaya çıkan “Torbadaki Hukuk” adlı kitabımın başında yer verdiğim Nisa Suresi’nin 135. Ayetiyle yazımı tamamlıyorum. Çünkü vicdanlarının sesi yerine Tayyip Erdoğan’ın sesine kulak veren AKP’lileri artık önce Allah’a sonra da yüce Türk Milletine havale etmekten başka çaremiz kalmadı! Nisa Suresi’nin 135. ayetindeki sözler sanki AKP’nin bugün içine düştüğü durum için bir uyarı niteliğinde:

“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” 

Belki bu dünyadaki mahkemeden şimdilik kurtuldular gibi görünse de Mahkeme-i Kübra’da yargılanacaklar ve Allah-ü Teala hırsızlıkların ve yolsuzlukların hesabını soracaktır. Ama bu hırsızlıkları ve yolsuzlukları yapanların kendileri olmazsa çocukları bunun cezasını bu dünyada da çekeceklerdir. Onların yaptıklarından haberdar olan Allah onların müstahakkını versin! Amiiiinnn!