2010 Yılı bütçesi önceki hafta sonunda Meclis'e sunuldu. Bugünden (2 Kasım Pazartesi) itibaren de Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da rakamlar pek gerçekçi görünmüyor.

2010 yılı bütçesine göre; giderlerin 286.9 milyar, gelirlerin ise 236.7 milyar TL olması, böylece bütçenin 50.1 milyar TL açık vermesi beklenmektedir. Buna göre devlet 193 milyar TL vergi toplamayı hedefliyor. Gelir artışı ise milli gelirin sabit fiyatlarla yüzde 3.5, cari fiyatlarla yüzde 8.7 büyümesine bağlanıyor. Acaba AKP Hükümeti bu vergiyi hangi kalemlerde toplamayı planlıyor?.

Bütçenin Gelir Rakamlarına Göre Vergi ve Zam Kaçınılmaz

Gelir rakamlarına yakından bakılınca 2010 yılında; Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gelirinde yüzde 31.6, İthalde Alınan KDV gelirinde yüzde 23.9, Dahilde Alınan KDV gelirinde yüzde 19.0 artış beklendiği görülüyor.

2010 yılında yüzde 31.6 ÖTV artışı beklenen mal ve hizmetlerden 2009 yılının ilk 9 ayında toplanan 31.7 milyar TL vergi gelirinin yüzde 58.5'i petrol ve doğalgaz ürünlerinden, yüzde 26.9'u ise tütün mamullerinden elde edilmiş.  Peki bunun anlamı ne? Hemen söyleyeyim! İç ve dış talebin daraldığı bir ekonomide, 2010'da akaryakıt ve doğalgaz tüketiminin yüzde 30'un üzerinde artması mümkün olmayacağına göre, akaryakıtta ÖTV'ye yaklaşık yüzde 30 civarında zam yapılması kaçınılmaz görünmektedir.

Öte yandan, aynı şekilde tütün mamullerinin tüketiminde 2010 yılında sigara yasağı nedeniyle azalış muhtemel göründüğüne göre, mevcut vergi oranlarıyla tütün mamullerinden toplanacak gelirde yüzde 26.9 artış olması da mümkün görünmemektedir. Bu durumda, 2010'da tütün mamullerinden alınan ÖTV'ye de yüzde 25 civarında zam kaçınılmaz görünmektedir.

KDV tahsilatına ilişkin tahminler de gerçekçi görünmemektedir. 2009 yılındaki gelir artırıcı unsur yıl ortasında birinci sınıf lokanta, otel ve tatil köylerindeki yemek bedellerinin KDV'sinin artırılması idi. Burada ve başka kalemlerde gelir artırıcı başka bir artış yapılmayacaksa KDV tahsilatındaki yüzde 19'luk artış beklentisi de gerçekçi görünmemektedir.

Gelir vergisindeki yüzde 10'luk artış tahmini de açıklanması gereken bir husustur. 2009 yılında, reel kesimin gelir ve kazancının düştüğünü, hatta zarar ettiğini, faizlerin ise yarıya düştüğünü dikkate alınca, gelir vergisinin nasıl olup ta yüzde 10 artacağının tahmin edildiği de anlaşılamamaktadır.

Kısacası, geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da baştan hedeflerinin gerçekçi olmadığı anlaşılan bir bütçe kanun tasarısı TBMM'ye sunuluyor.

Gelirler Faiz, Personel ve Sosyal Güvenliğe Harcanıyor

Giderler içinde en önemli kalem olan cari giderler içinde en önemlisi 58 milyar TL'yi bulan sosyal güvenliğe yapılacak transferler. Giderlerin 71 milyar TL'si ise kamu personelinin maaşları ve ödenecek sigorta primlerinden oluşuyor. Faiz giderleri ise 56 milyar TL. Kısacası, bütçenin tüm imkânları kamu personeli maaş ve ücretlerine, faize, sosyal güvenlik kurumları açıklarına gitmektedir. Bu şartlarda krizden çıkabilmek için önemli olan yatırımları artırmak mümkün görünmemektedir. Yatırımları, üretimi ve dolayısıyla istihdamı artırmak için teşvik tedbirlerinin alınması zor görünmektedir. Hükümet bu açıkları halka aş ve iş bulmak için değil, sadece kamu personeli maaşını, faizleri ve sosyal güvenlik kurumları açıklarını ödemek için vermektedir.

2009'un ilk 9 ayında vergi gelirleri yüzde 1.5 azalırken harcamalar yüzde 19.2 artmış, personel harcamalarındaki artış ise yüzde 14.7 olmuştur.

Zamlar ve Vergi Artışları Şimdiden Başladı

Önce sizlere son günlerde basında yer alan bazı haberlerin kısa özetini vermek istiyorum:

"Üzerinde radyo ve TV alıcısı olan her şeye TRT zammı: TRT artık sadece radyo ve televizyonlardan değil, cep telefonundan mp3 cihazına kadar bir çok üründen bandrol ücreti alacak."

"Akaryakıta yapılan son 10 kuruşluk zamla birlikte kurşunsuz benzinin litre fiyatının 3.36 liraya fırlayarak rekor düzeye çıkması, akaryakıt fiyatları kadar, fiyatın en büyük kısmını oluşturan vergileri de bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye, akaryakıttan alınan vergide yüzde 66 ile dünya şampiyonu. İtalya ve Fransa'da 1 litre kurşunsuz benzin 1.5 dolara satılırken Türkiye'de ise benzinin sadece vergisi bu seviyede."

"Peş peşe gelen benzin ve motorin zamları, vatandaşın kabusu oldu. Akaryakıtla beraber iğneden ipliğe her şeye zam hazırlığı yapılıyor. Şehirlerarası ve şehir içi ulaşım şirketleri ise `Artık zammın kaçınılmaz olduğunu` belirtiyor. Akaryakıtla beraber iğneden ipliğe her şeye zam geleceğinden korkan vatandaşlar, son dönemde iyice umutsuzluğa kapıldı."

"Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ‘Bir nolu, iki nolu tarifelerle alakalı olarak bu tarifeleri düzenlediğimiz anda yüzde 5,6 civarında elektriğe bir zam gelecek' dedi."

Evet bunlar zam ve vergi artışına ilişkin haberlerden sadece birkaçı... Bunların yanı sıra tapu harçları, köprü ve otoyol ücretlerine önemli oranda zam yapılması kaçınılmaz görünüyor.

Sonuç: 2010'da Yeni Vergi ve Zamlara Hazır Olun!

Yukarda da belirttiğim gibi, bu bütçe tahminlerine baktığımız zaman yeni vergiler koymadan, mevcut vergileri artırmadan ve bazı mal ve hizmetlere zam yapmadan bu rakamların gerçekleşmesi mümkün görünmemektedir. Elektrik, köprü ve otoyol ücretlerine yapılacak zamlar, akaryakıttan alınan vergide artışlar olmadan bu bütçe hedefleri tutmayacaktır. Oysa Orta Vadeli Program açıklandıktan sonra, gazetecilerin sorularına karşılık ilgili bakanlar herhangi bir vergi artışı öngörülmediğini anlatılmıştı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçenin sunumu öncesi yaptığı basın toplantısında "Gelir artışlarımız gerçekçi tahminlere dayanmaktadır. Artış oranının yüksek olmasının temel nedeni 2009 yılında yapmış olduğumuz vergi indirimlerinin bazdan çıkacak olması ile 2009 yılının ikinci yarısında almış olduğumuz gelir artırıcı tedbirlerin tam yıl etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu da yaklaşık olarak gelir artışının yarısına tekabül etmektedir" demişti.

Ancak, ekonomiyi canlandırmak için sağlanan dolaylı vergi indirimlerinin etkisi Sayın Şimşek'in söylediği kadar olmadığı açıktır. Vergi indirimleri ekonomide biraz canlanma yaratmakla birlikte, indirimler bitince iç talep yine daraldı. İhracatın ise kısa sürede önemli artış kaydetmesini beklemek bu şartlarda gerçekçi değildir. Bu durumda kapasite kullanımı, üretim, ve yatırımın artması çok zor görünmektedir. Bunlar olmayınca da istihdamda iyileşme olması mümkün değildir ve zaten AKP Hükümeti de 2009'da % 14.8 olarak beklediği işsizlik oranını 2010'da % 14.6 olarak öngörmektedir.

2009'un ilk dokuz ayında 41 milyar TL olan ve yıl sonu gerçekleşme tahminine göre 63 milyar TL'ye ulaşacak olan bütçe açığında son çeyrek için 22 milyar TL ek bütçe açığı öngörülmektedir. Bu şartlarda 2010 bütçesinde öngörülen 50.1 milyar TL'lik açığın tutması mümkün değildir. Bu ancak yeni vergiler ve zamlarla gerçekleşebilir.

Kısacası, siz 2010'da vergi oranlarında artışlara, yeni vergilere ve zamlara hazırlıklı olun! Zaten kötü durumda olan ekonomi, AKP Hükümetinin kötü yönetimi yüzünden daha da kötüleşecek; işsiz sayısı, kapanan işyerlerinin sayısı, kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı, ödenmeyen senet ve çeklerin sayısı ve miktarı artacaktır. Sonuç olarak, krizden önemli ölçüde etkilenmekle birlikte AKP Hükümetinin beceriksizliği nedeniyle 2009'da çok kötü olan ekonominin, 2010'da iyiye gideceğine dair bir işaret görünmemektedir. Anlaşıldığı kadarıyla AKP Hükümeti küresel ekonomide nispi olarak gerçekleşmesi beklenen büyümeye bağlı olarak, Türkiye'nin de durumunun iyileşeceğini beklemekte ve kendisi pek bir şey yapacak gibi görünmemektedir.

- - - - -