17-25 Aralık unutulur mu?

 

Unutkanlık insani bir durumdur,

Birey olarak unuturuz, toplum olarak unuturuz,

Bazen de başka gündemlerle unutmak istemediğimiz şeyleri unuttururlar.

Ama bundan her şeyi unutacağımız anlamı çıkmaz.

Hikâye buya;

“ köyün birinde imam namaz kıldırırken rükûda yellenir, sesli yellenir ve bütün cemaat duyar. Hoca mahcup, hoca perişan, hocanın milletin yüzüne bakacak takati kalmamıştır.

Tayin ister ve o diyardan ayrılır.

Aradan uzun yıllar geçer, hocanın hasret duyguları kabarır.

Köye dönecektir fakat cesareti yoktur.

Zamanla cesaretini toplar ve köye gitmeye karar verir.

Kasabada otobüsten inen hoca, yürüyerek köyün yolunu tutmuştur.

Köye yaklaştıkça kalp atışları hızlanır.

Acaba köylü yellendiğini unutmuş mudur?

Hoca köye varır; çocuklar bir kenarda oynamakta, gençler bir tarafta sohbet etmektedir.

Uzun yıllar köyden ayrı kalan hoca hiç birini tanımaz ve tanınmayacağı duygusuyla da rahattır.

Çocukların gurubuna yaklaşır ve birisine sorar, adın ne?

Kimlerdensin, kimin oğlusun?

Sonra diğerine sorar, sonra diğerine.

Ve çocuğun birisine, evladım yaşın kaç der?

Çocuk; amca tam olarak bilmiyorum fakat anam hep, hocanın yellendiği yıl doğduğumu söyler der.”

AKP 17-25 Aralık yolsuzluklarını ne kadar unutturmaya çalışırsa çalışsın artık nafiledir.

Gelecek nesiller bile; paraların sıfırlanması, kol saatleri, ayakkabı kutuları, para sayma makinaları diye bu tarihi hatırlayacak ve unutmayacaktır.